Yoksa ben yatılı okulda bu yüzden mi sporda koşuyu seçmiştim?
Hırsızların türemediği bir nesildik.
Çünkü her birimizin,birbirinden farkı yoktu.
Evlerimiz aynı eşyalarımız az fakat yeterli,sevgilerimiz bile aynıydı sanki.
Aynı duygular hakimdi,aynı telden çalar söylerdik.
Kanaatkar çocuklardık,oynadığımız oyunlardaki gibi hırslı değildik,mutluyduk.
Ne olursa olsun paylaşmayı,küçükleri sevmeyi,büyüklere saygıyı,yardımseverliği,merhameti,hoşgörüyü,tatlı dili güler yüzü,acımayı,sevmeyi,eşi dostu orada gördük,insanlığı orada öğrendik.
Tutamazlardı bizi evde,sokaklar bizi,biz sokakları özlerdik.
Oynadığımız oyunlar bile bizi bekler,sevgiyle açılan gönül bahçelerinde gezerdik doyasıya...
Şimdiki gibi değil bilgisayar,radyo bile lükstü.
Her biri birbirinin aynı gibi duran;kısa,dar ama bizim çocukken uzun sandığımız mahzun sokaklar,evler...
Sahiplerinin yokluğuna alışamamış birer harabe,derbeder,perişan şimdilerde.
Bu son zamanlarda mahallemize gittiğimde iyice soğuk hava hakim!
Artık orada mevsim hep kış sanki!
Güzel sohbetlerin yapıldığı,büyük küçük herkesin her şeyi paylaştığı,sahiplendiği mahallemizde derin bir sessizlik hakim.
Zaten artık gidemem istesem de bizim sandığımız o cin aralıktaki eve!
Kiracı var,kasvet var,keder var,yabancılar var evlerimizde,mahallemizde!
Hem artık herkesin kapısı kapalı,gönlü karalı,sessiz sedalı mı bilinmez?
Mahallemizin dili olsa da konuşsa yaşananları,yaşayanları anlatsa bir hikaye gibi...
Dinleyenleri kaldı mı ki acaba?
Sorular hüzün şimdi sonu gelmeyen,gözlerimin önünden hep gelip geçen...
AYLA CERMEN TÜFEKÇİ