Skip to Menu Skip to Content Skip to Footer

  • Yayın Akışı
  • Yönetim Kadromuz

Makaleler
Anasayfaya DönAnasayfa » Test Kategori
Yazarlar » [ A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z ] «
Makaleler » [ A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z ] «
Küf Kokan Mektuplar…
Eskidendi... Limana iner, kahve yudumlardın. Gözlerini kırpmadan balıkçı teknelerini izlerdin. Kimisi tekne içinde kimisi de karada balık ağı örerdi, az sonra sonsuz özgürlüğe açılmak için… Bir tatlı tebessüm eder, kahvenden bir yudum alırken sigaranda düşündeki hayallerine eşlik ederdi. Sigaran düşlerinden önce biterdi hep. Her yudumun keyfini çıkartırdın; birçok kırk yıl hatır bırakmak için… Gözlerin teknelerin üzerinde; kanatlarını tüm gücüyle açıp kapatan martılara ilişirdi, nasılda uçarlardı... sanki dünyada yaşama arzusuyla dolu tek canlı onlardı. Yiyecek bulma umuduyla teknelerin üzerlerinde uçmaya devam ederler ve bulamayacaklarını anlayınca da, yılmadan, bıkmadan, usanmadan, gökyüzüne doğru yol alır, bu kez yönlerini değiştirip tekrar gelirlerdi. Kanatlarını iyice açıp, denizin üzerinde daireler çizer, tek kanat üzerinde ani ve hızlı bir dalış yaparlardı. Birkaç saniye sonra sanki yüzlerinde memnuniyet belirtileriyle suyun üzerinde belirginleşirlerdi. Gagasının arasında çırpınan bir balık, bir lokmada yutacak büyüklükte fakat her nedense bir türlü yutamazdı, çırpındıkça çırpınır, martının balığı bir çırpıda yutmaya kararlı olduğu kadar, balıkta bir o kadar kararlı gagasının arasından kurtulup denizin derinliklerinde dans etmek için... Hangisi galip gelecek acaba, hangisi bu zorlu mücadeleyi kazanacak, zafer kimden yana olacaktı? Martı mı midesine bayramı yaşatacak yoksa balık mı özgürlüğüne kavuşacak dı? Tebessümün balıktan yana olsa da, martı birinci hamlesinde başarılı olamaz fakat ikinci hamle de zaferi kazanırdı.

Hatırlıyor musun? Birlikteyken gözlerini kırpmadan saatlerce denize dalan bir karabatağı izlerdin, ne zaman ve nereden çıkacak diye. Grup halinde gelen karabataklar, ayrı ayrı denizin üzerinde yüzerlerdi. Siyah bir taş parçası görüntüsü veren karabatak, bir süre yüzdükten sonra denize dalıp, metrelerce uzaklıkta başka yerden kafasını su yüzüne doğru çıkarıp martılar gibi onlarda gözden kaybolurlardı…
Doğanın ahengini izlerdin, hissederdin sevgili, ta ki o senin ruhunu ve hislerini öldürene dek… Artık ne hissin kaldı ne de sol yanında yeri…

Ulviye Ay
08/12/10
Yazar
Ulviye Küçük

Çevrim Dışı (Offline)
Diğer
Bu Makale 1813 kişi tarafından okundu.
Makale Oylama
Sadece kayıtlı kullanıcılar Oylama yapabilirler. Lütfen üye girişi yapın ya da kayıt olun
Yazar Yorumu
Aydan Erdurak

09.12.2010 22:14
SEVGİLİ ULVİYE HANIM!
BU KADAR GÜZEL ANLATMAK ANCAK SİZİN YAPACAĞINIZ İŞTİR.ZEVKLE
OKUDUM.GÖNLÜNÜZE SAĞLIK.
SEVGİLERİMLE.
Tuncer

15.12.2010 17:31
İnsan nasıl da değişiyor değil mi sevgili Ulviye?
Biz büyüdükçe keyflerimiz mi azalıyor yoksa biz mi hayattan zevk alamaz hale geliyoruz?
En küçük şeylerden mutlu olan bizler bir bakmışız ki bir süre sonra hiç birşeyden zevk alamaz hale gelmişiz.
Yazının tamamı için teşekkür ediyorum etmesine de finalin için kutluyorum seni.
Altın vuruşu çok güzel yapmışsın:)
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen üye girişi yapın ya da kayıt olun
 

Istatistikler

Toplam Üye:2320
Aktif Üyeler:2265
Son Üyemiz:Ellisthoks
Son Ziyaretçi:Aynur Avcı

CEP TELEFONU İLE DİNLE